Ey nebilerin nebisi ! Ey yetimlerin babası neredesin ? Sen gittin ve
ümmetin çaresiz kaldı. Sen gittin ve can Hüseyin şehit oldu. Sen gittin ve
yürekler kavruldu. Neredesin ?
Sen kimi zaman yetimlere baba, çaresiz ve kimsesiz kadınlara hâmi,
Müslümanlık uğruna canlarını veren o cengaver askerlere komutan, Medine’ye
şeref, insanlığa örnek oldun.
Keşke, diyorum bazen, keşke seni görseydim. O pamuk gibi ellerini öpüp
alnıma koyabilseydim. Gül kokunu çekebilseydim içime ve bir daha bırakmasaydım;
oracıkta can verseydim. Zaten nefes alırken senin kokunu içime bir daha
çekememe korkusu öldürürdü beni. O yüzden senin dizlerinde alsaydı canımı
Azrail. Sen atsaydın üzerime toprağı. Zaten hepimiz öleceğiz. Keşke ölüm senin
yanında yakalasaydı beni. Her yatağa girdiğimde heyecandan kalbim duracakmış
gibi oluyor. Belki bir umut seni görürürüm, diye. Her namazdan sonra dua
ediyorum Allah’a: “Ölünce beni de cennete, senin yanına göndersin” diye.
Sürekli seni taşlayan, seni öldürmek isteyen, seni Kabe’den uzak tutmaya
çalışan; Allah’a inanmayan, o helvadan put yapıp önce onlara tapan,
acıktığındaysa o helvadan putları bir lokmada ağzına atan insanlıktan uzak
varlıkların cezalarının bir an önce verilmesini istiyorum yüce Rabbimden.
Şimdi tekrar yatacağım; kalbim küt küt atıyor heyecandan. N’olur bu gece
rüyama gel.
Yusuf Adlığ / 790 / 7- A
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder